Eti Markasi Basari Oykusu

Eti Markasi Basari Oykusu


Gıda sektörü deyince akla hangi ürün olursa olsun lezzet gelir. Ürüne verilen adın da bu lezzeti çağrıştırması hedeflenir. Firuz Kanatlı, ürettiği bisküviye, önceleri Bal adını vermekte haklıdır bir bakıma. Tadındaki iddiayı adıyla da onaylatmak ister gibidir. Ne var ki, Bal adının kullanım hakkı, bir başka marka tarafından alınmıştır. Yeni bir ad aranışı başlar. Tescil Dairesi'ne sundukları beş addan, aralarında ETİ'nin de bulunduğu üç tanesi "tescilsiz" yani sahipsiz çıkmıştır. ETİ, Anadolu uygarlıklarından Hitit devletinin Türkçe adıdır. Kanatlı’nın modern fabrikasına, Anadolu'nun tarihiyle geleceği arasında köprü kuran bir sembol yakışacaktır. Dolayısıyla ETİ markasında karar kılınır. Firuz Kanatlı, adı tarih taşıyan bisküvisinin, ileride Türk gıda sektöründe "tarih" yazacağını düşünmüş müydü acaba?

Markalar arasında logosuyla ikon haline gelmesinin öyküsü de ilginçtir ETİ'nin. Hitit Güneşi'ni logo seçen Firuz Kanatlı "Bal" adından vazgeçince, ETİ markasının tescili sırasında ilk logosunu italik olarak yazar, "E" harfinin başına da küçük bir güneş kursu koyar. Ancak grafik sanatçısı Mesut Manioğlu ile yaptığı bir görüşme sırasında, sanatçının önündeki kâğıda çiziktirdiği Hitit Güneşi çok hoşuna gider ve eski logonun yerini almasına karar verir. Uzun süre kullanılan logonun çizimi daha sonraki yıllarda küçük bir revizyon geçirir. Yıllardır, herkesin beynine kazınmış olan tasarım harikası ETİ logosunun tarihçesi de böyledir.


Hedef kısa sürede belli oldu: Türkiye'nin bisküvisi olmak 

Türkiye'de bisküvi üretimine ilk kez 1924 yılında başlandı. 1956 yılında Avrupa'dan küçük otomatik kalıplar ve tava dizgi makineleri getirilinceye kadar küçük imalathanelerde, ilkel yöntemlerle üretildi. ETİ, pazara girmek ve köklü bir yer edinmek için rekabetçi bir strateji izledi. Kalitesi rakiplerinden üstün olduğu hallerde bile ürünlerini piyasaya daha ucuza sundu. Böyle bir artıyla yola çıkan ETİ ürünleri ilk aşamada Eskişehir ve yöresinde çok tutuldu, fabrika ürün yetiştiremez hale geldi. 1965 yılında yeni fırın gelecek, fabrikanın kapasitesi artacak, ayrıca özel şirket statüsünden kolektif şirket statüsüne geçilecekti, elbette. Ama tüm olumlu gelişmelere rağmen bu süreçte ETİ, hâlâ "Eskişehir'in bisküvisi" olarak anılmaktaydı. ETİ yönetimi şikâyetçi değildi ama, neden bu tad tüm Türkiye'nin "tadı" olmasındı? Soru böyle sorulunca, yapılacak iş de belliydi:" Türkiye'nin bisküvisi" olmak.

Riskin doğurduğu başarı

ETİ 1967 yılında günlük üretim kapasitesini 6 tondan 24 tona çıkarır. ETİ'nin 50 yıllık geçmişinde önemli kırılma noktalarından biri sayılır bu durum. Altından başarıyla kalkılmış, firmanın önü açılmış, onu geleceğe taşıyacak kapıyı aralamıştır bu risk, ama yine de gerçek bir kırılma noktasıdır. Bu tip bir makinenin Türkiye'de imal edilebilmesinin önündeki en büyük zorluk, tüm detaylarıyla sıfırdan bir proje hazırlamaktı. Öyle bir zorluktu ki bu, projeyle ilgilenebilecek mühendisleri bulmak için gazetelere ilanlar verilmesine rağmen, bu riski alacak kimse çıkmadı. Ta ki, ODTÜ mezunu girişken bir mühendis olan Şahin Coşkun çıkıncaya kadar. Coşkun, Firuz Kanatlı ile haftalarca süren bir hazırlık aşamasının ardından, projeyi yapmaya talip oldu.

Yapılamayanı yapmak 

Ancak bir başka sorun daha vardı. Bu projenin daha önce yapılmış örneği yoktu. Dolayısıyla, büyük zorluklarla dolu bir süreç başladı. 1967 yılı başında montajının yapılmasından sonra işletmeye alınması aylar sürdü. Önceden öngörülemeyen yüzlerce sorun çıktı, giderilmesi zaman kaybına ve masrafa yol açtı. Ancak Firuz Kanatlı inandığı bu projeye tüm zorluklara rağmen destek vermekten kaçınmadı. Yeni üretim hattının açılışı 25 Kasım 1967 tarihinde yapılır. ETİ'nin üretim kapasitesi bir anda artar, satışlar da tabii. Fabrikanın kapasitesini arttırmak önemlidir ancak daha alınacak uzun bir yol ETİ'yi beklemektedir. Büsküvi piyasasına da farklılıklar getirmek şarttır. İşte tam da bu noktada Firuz Kanatlı'nın "ETİ'yi ETİ yapan ürünlerden biri" dediği Finger bisküvinin üretimi başlar. Dönemin klasik ürünlerinden biridir bu. Ama ETİ, bu türü Türkiye'de ilk kez rotatif tekniğiyle üretmeye başlayınca, ciddi bir patlama yaşanır. Aynı dönemde geliştirilerek pazara sunulan Burçak da ETİ aracılığıyla Türk bisküvi sektöründe çığır açar.

Ve ilk ihracat yapıldı 

Firma, ilk ihracat girişimini 1974 yılında Kıbrıslı bir işadamına ait ANK Co . firmasına Mersin Limanı'ndan gönderilen 1,5 ton bisküviyle başlattı. Bu ihracat, sadece birkaç yıl içinde ayda 20 tona kadar yükselerek Kıbrıs'ı ETİ için önemli bir pazar haline getirdi. Aynı tarihlerde, Lübnan başta olmak üzere, Arap ülkeleriyle de bağlantılar kurulmaya başlandı. 1977 yılına gelindiğinde, Eskişehir'de 7 firma tarafından yapılan toplam ihracatın yaklaşık yarısını ETİ gerçekleştirir hale gelmişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mamografi Sonuç - Mamografi Sonucu Sorgula

hizbul bahr duası(dilek için)